Siyak ve sibak |
|
Tweetle |
|
Çıkan tartışma bir bakıma hayırlı oldu. Kimin siyasi sürece, hangi niyet ve gayelerle katıldığı, siyasetten ne anladığı, son 300 yıllık yenilgiler tarihimizi hangi perspektiflerden anladığı bir nebze ortaya çıkmış oldu. 13 Şubat tarihli yazımda istidadına göre ayrışmaya aday olan tartışma usule uygun ve hüsnüzan esas alınarak sürmeyecek olursa "fitne"ye kapı aralayacağını yazdım. Sonraki günlerde iyi niyet sahibi yazarlar, siyasetçiler ve taraflar adına konuşma yetkisi olanlar "fitne" üzerinden zaruri uyarılar yaptılar. Şimdi artık Star'da kendi ismiyle yazmaya başlayan Yalçın Akdoğan -müstear ismiyle Yasin Doğan- özetle bir "fitne tehlikesi" olduğunu, haricî çevrelerin beklediğinin aksine AK Parti ile cemaat arasında hiçbir zaman bir kavganın yaşanmayacağını defaatle ve kuvvetli ifadelerle belirtti, olumlu etkiler yaptı. Keşke sözüm ona yanında durduğu kimseleri savunayım mülahazasıyla kalemlerini yaralayıcı bıçak gibi kullanan bazı köşe yazarları da aynı teenniyi, itidal ve birliği telkin edebilselerdi. Kendi asli fıkıh geleneklerini unutmuş bu "eski İslamcılar", muhafazakâr demokrasiye intisap etmiş "gevşek markaj dindarlar", bir metnin siyak ve sibakı olduğu gibi, her toplumsal hadisenin de geçmiş ve geleceği olan bir bağlamı olduğunu yeterince hesaba katsalardı, o zaman yangına odun taşımazlardı. Bazıları da, benim "siyaseti iktidar ilişkisi" olarak tanımlayıp seçimle işbaşına gelmiş meşru bir iktidarın asli görevinin "akıllı tüccar gibi kazandırarak kazanmak" olduğunu, bir iktidarın paylaşımcı ve katılımcı olabildiği kadar sürekliliğini koruyabileceğini yazarken, niyetimin asla kamu ...... Kaynak : http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazarno=1025 Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız. |
|
Bu köşenin ters köşe yazıları; Blöf...Naci Karyak |
|
|
|
Bu köşenin diğer yazıları;
* Parantez içerisindeki sayılar ilgili köşe yazısına yazılan ters köşe yazılarının sayısıdır. |