Sevgili okurlar, aslında dün okuduğunuz bölümle bugünkü okuyacağınız bölüm tek bir yazıydı. Bugün de AKP dönemini anlatacaktım. Ancak sayfanın altına bir ilan geldiğini ve yazının çok uzun olduğunu söyledi arkadaşlar. Mecburen ikiye böldüm. Sohbet üç güne yayıldı.
Holdingleşen medya
1995e geldiğimizde medyada babadan gelme tek medya patronu olarak Dinç Bilgin kalmıştı. Haldun Simavi, Erol Simavi gibi devler yarıştan çekilmiş, Kemal Ilıcak vefat etmişti. Artık yeni patronlar milyar dolarlık holdinglerin sahipleriydi.
Gazeteci-satış müdürü
Bu durum gazetecilik tanımını da değiştirdi. Holding patronları için artık önemli olan iyi gazeteci değil gazeteyi ve televizyonu en iyi satan CEOlardı. Kurumların başına holding temsilcileri, hukukçular, işletmeciler geçirilmeye başlandı.
Holdinglerin çıkarı
Gazete ve televizyonların asil kadroları elbette gazetecilerin elindeydi ama, sahiplerin medya dışı işlerinin de korunup kollanması gerekiyordu. Zaten CEOların gazeteci olmayanlardan seçilmesinin sebebi de buydu. Medya kabuk değiştirmişti.
Bir banka, bir TV
Durum öyle bir hale geldi ki, neredeyse bütün banka sahiplerinin bir televizyon kanalı oldu. Bankacılık sır saklama mesleğidir. Gazetecilik ise tam tersi. Garip bir durum ortaya çıktı. Haber öncelikle gazete-TV için mi kullanılacaktı yoksa banka için mi?
Serbest ......
Kaynak :
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=434940&Categoryid=4&wid=142
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.