Şu sorular bana önemli geliyor:
Her geçen gün "güvenlik" algılı bir toplum haline mi geliyoruz? Zihinlerde siyasi düşünce yerini istihbarı bilmecelere, siyasi analiz yerini güvenlikçi kurgulara mı bırakıyor? Siyasi hayatımızla ilgili gelişmeleri istihbaratçı gibi ele alan, komplo teorilerine uyarlayan bir bakışa mı kurban ediyoruz?
Siyasi alanı yansıtan, yansıttığı oranda yeniden kurulmasında rol oynayan ve siyasi algıyı şekillendiren bir sektörün, "basın"ın ahvaline bakacak olursak, denebilir ki, bir bakıma "evet", bu hatta ilerliyoruz.
Görünen "semptom"dan başlayalım:
Görsel ve yazılı basın, arınma süreçleri, güç kavgaları, kanaat savaşları çerçevesinde, son dönemde artan oranda, "belge bulma, ifşa etme, derinden bilgi arama ve verme tutkusu"yla kuşatıldı.
Dahası adım adım bu tutkuya esir oldu...
Şüphe yok, "belge" gazeteciliğin asli malzemesidir.
Kaynak :
http://www.yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=31406&y=AliBayramoglu
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.