Abdülkadir Selvi
20.03.2012
E-Posta
Türkeş'in İsviçre ve Almanya'daki banka hesaplarından çocuklarının mahkemeye başvurusu üzerine haberdar olmuştuk. Erbakan'ın mal varlığını ise kızı Zeynep'in açtığı dava üzerine öğrendik.
Türkeş de Erbakan da dava adamıydılar.
Doğru ya da yanlış, nesilleri etkilemiş liderlerdi.
Ülkücü gençliğin uğruna kurşunlara göğsünü siper ettiği bir isimdi Türkeş. Başbuğ'du.
Erbakan Hoca ise imanlı bir neslin, değil dünyasını ahiretini dahi kendisine emanet ettiği, siyaseti aşan bir maneviyat önderiydi.
O nedenle para, pul gibi dünyevi hesapların dava gibi yüce bir değerin yanında sözünün edilmemesi gerekiyordu.
Liderler öldü, çocukları mahkemeye başvurdu. Adeta gözlerdeki perde çekilmiş oldu.
Bir de görüldü ki, dava uğruna insanları kurşunların önüne süren Başbuğ'un dünyalığı da fena değilmiş.
Malınla, canınla bu dava uğruna cihat edeceksin diye milyonları peşinde sürükleyenlerin, aynı zamanda peşlerinden trilyonları sürükledikleri ortaya çıktı.
Türkeş'in yurtdışında çıkan hesapları anlamlıydı.
İsviçre'deki gizli ......
Kaynak :
http://www.yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=31580&y=AbdulkadirSelvi
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.