Sevgili okuyucularım, Hasdal askeri cezaevinde Balyoz tutuklusu olarak yatmakta olan Jandarma Kurmay Albay Mustafa Önsel’den aldığım ilginç bir mektubu sizlere –özetleyerek- iletiyorum.
Diğer tutuklu komutanların da adına yazılan bu mektup, darbe planlarının hazırlandığı iddia edilen 2003 yılındaki Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve aynı dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’a çok önemli bir çağrı içeriyor.
Bu iki emekli komutanın da, bu yazıyı okuyacaklarını biliyorum.
Ancak sadece okumaları yetmez, gereğini yapmaları gerekir. (Metindeki beyaz harfli parantezler bana aittir.) İşte Önsel’in mektubu:
“…Biz vurulmuşuz. Gelip yaramıza melhem olması gerekenler korkmuşlar. Onlara sormak lazım, bu nasıl silah arkadaşlığı? Arkadaşın vurulduğunda onu bırakmak var mıdır? Gerçek asker, silah arkadaşının ölüsünü bile düşmana bırakmaz.
Bu satırlardan biz suç işledik de birilerinden medet umuyoruz anlamı çıkarılmasın. Bilinsin ki kimseden medet ummuyoruz.
Bunları, suç işlemediğimiz çok açık olduğu halde (komuta kademesi bunu çok iyi biliyor), manevi destekten bile yoksun bırakıldığımızı ifade etmek için yazıyorum.
Balyoz davasında vahim bir aşamaya geldik. Mahkeme, davayı inanılmaz bir hızla yürütmeye başladı. Sadece mahkemenin istediği tanıklar dinlendi. Bu süreç 5-6 günde bitirildi. Mahkeme, bizim istediğimiz çoğu tanığı dinlemeye gerek bile duymadı.
Bağırıyoruz, çığlık atıyoruz ama çare yok! Biz sanıklar, sanki bir tiyatro sahnesinde sadece fon veya dekor oluşturuyoruz.
Suçsuzluğumuzu o kadar açık biçimde ortaya koyduk ki, hukukun zerresi uygulansa bizi bir gün bile içeride tutamazlar. Sadece kendimiz açısından değil, ülkemizin geleceği açısından da çok endişeliyiz. Bu yargı sistemi ile, hedef yaptıkları herkese istedikleri cezayı verebilirler.”
X ......
Kaynak :
http://www.ilk-kursun.com/haber/99485
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.