Bediüzzaman Said Nursi |
|
Tweetle |
|
Herkes Bediüzzaman Said Nursi'de kendince ilginç bir taraf bulur. Beni her zaman kendisine hayran bırakan tarafı onun o akıl almaz analitik zihni ve İslam'a duyduğu özgüvendir. İslam bilginlerinden İmam Gazali'de ve Fahruddin Razi'de de benzer analizci yöntem ve özgüvenin başarıyla kullanıldığını görüyoruz. Bediüzzaman da bir konuyu araştırıyorsa, bize sunduğu geniş bilgi ve entelektüel alan içinde konunun tek bir ayrıntısını bile dışarıda bırakmaz. Sistematize eder, ana ve alt başlıklara ayırır, daha alt bölümlerle kılcal damarlarına iner. Bediüzzaman, Gazali gibi metodik yöntemi kullanan o harikulade yeteneği sayesinde bizi kendi hedeflediği sonuca varmaya adeta mecbur eder. Kendinizi kaptırırsanız yöntemi, üslubu ve analiz yeteneği size muhtevayı unutturabilir. 23 Mart 1960'ta aramızdan ayrılan Said Nursi'nin vefatının üzerinden uzun bir zaman geçti. Arkamıza dönüp de "Ondan geriye ne kaldı?" diye sorduğumuzda zengin bir bilgi ve düşünce mirası ile imrenilecek bir mücadeleyi buluyoruz. Ancak miras henüz açılmış, yani keşfedilmiş değildir. "Keşif" sözcüğünü kullanıyorum, çünkü aydın çevrelerin ve genç Müslüman nesillerin onu yeterince tanımadıkları bir gerçek. Bediüzzaman'ın bize bıraktığı miras hakikaten çok zengin ama kolayca harcanabilir. Bugüne kadar yapılageldiği gibi politik ve grup önyargılarından hareketle eğer mirası harcamayıp yerli yerinde kullanacak olursak bunun hayli besleyici bir miras olduğunu anlarız. Onu samimiyetle izleyen, eserleri uğruna acılara ve zorluklara katlanan öğrencilerine, sayısız şakirde, meçhul kahramana minnet borcumuz var. Bediüzzaman'da ...... Kaynak : http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazarno=1025 Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız. |
|
|
|
|
|
Bu köşenin diğer yazıları;
* Parantez içerisindeki sayılar ilgili köşe yazısına yazılan ters köşe yazılarının sayısıdır. |