Selahattin Duman
06.04.2012
E-Posta
12 Eylülden otuz iki yıl sonra açılan mahkeme kapısının tarifi tam da budur.. Düşünceleri yüzünden hapse girenler, işkence görenler ve işlerini kaybedenler için gerçek bir telafi plânı yok.. Onun yerine Oh olsun dedirtme
hesabı var..
Şu bir gerçek..
12 Eylül darbesi öncesinde Anayasanın tarif ettiği sıkıyönetim görevini uygulamakla yükümlü olan askerler kaytardılar..
Dökülen kanı durdurma görevini.. kasten, bilerek, hesaplı kitaplı yerine getirmediler..
Sağdan, soldan insanlar birbirlerini vurmaya devam etti..
Hazırlıkları bir yıl öncesinden başlatılan ihtilâl için makûl gerekçe yarattı..
Bu gerçek tartışılamaz.. Tartışıldığı zaman da bunun tersini söyleyenlerin zekâ seviyesi tartışmaya açılmış olur..
Bir başka gerçek..
İhtilâlin ertesi günü darbecileri önce medya alkışladı.. Ardından iş dünyası geldi..
İhtilâlin kapsama alanı dışında kalan ne bir kamu kuruluşu ne de bir sivil toplum örgütü açıkça tavır koyup, darbeye itiraz etti..
***
İhtilâlden önce görev başındaki sıkıyönetim komutanları; siyasal terörü durduramıyordu..
İhtilâlden sonra siyasal terörü yine aynı ......
Kaynak :
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=441677&Categoryid=4&wid=1
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.