Mehmet Ali Birand
07.04.2012
E-Posta
İran' da bir iç kavga var. Türkiye üzerinden Suriye ve gelecek yılki cumhurbaşkanlığı seçim kavgası yaşanıyor. Düne kadar İstanbul' u isteyen Tahran, dün dönüverdi. Bu tutum da, Erdoğan' ın genel yaklaşımına hiç uymuyor. Başbakan yüzüne karşı söylenene inandı mı, bitiyor. Sonraki kıvırtmaları kişisel alıyor ve kızıyor. İran bu son çizgiyi ya geçmek üzere ya da dün geçti...
Boş yere "Şark' ta oyun bitmez" dememişler.
Daha düne kadar, genel izlenim Türkiye' nin içeride ve dışarıdaki tüm eleştirilere rağmen, nükleer enerji konusunda İran ın yanında yer aldığı şeklindeydi. Gerçekten de, Ankara elinden geleni yaptı. Hele şu geçen haftaki Tahran ziyaretinden çok umutlu dönüldü. Türkiye' nin amacı, İsrail veya ABD' nin askeri bir müdahalesini önlemek ve bu sorunu müzakerelerle çözmekti.
Erdoğan' ın İmam Hamaney ile görüşmesi son derece önemliydi. Şiilerin lideri, Türk Başbakanı' na "Toplu imha silahı yapmanın dinimizde günah sayıldığını" söyleyince iş bitti. Erdoğan ve Davutoğlu inandılar. Kefil olmasalar dahi, kendi içlerine sindirdiler. Bunu da hem batı dünyası hem de bizlerle açıkça paylaştılar.
Yani İran' ı kollamayı gönülden benimsediler.
Tahran'da önümüzdeki nükleer görüşmelerin İstanbul' da yapılmasına da yeşil ışık yakılmıştı. Zaten İran, başından beri İstanbul u istiyordu. Batı biraz uzak dururken, Tahran ısrarlıydı. ......
Kaynak :
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20292560.asp?yazarid=69
Köşe yazısının tamamını görmek için tıklayınız.